bring around

  1. (a) kandırmak, ikna etmek, yola getirmek. (b) ayıltmak, kendine getirmek, iyileştirmek, teskin etmek, DEVAMINI OKU
    (c) ziyaretçi olarak getirmek. GİZLE
ayıltmak.
The icy water brought her around: Buzlu su onu ayılttı.
birşeyi eve getirmek Fiil
birşeyi getirmek Fiil
sohbeti birşeye çekmek Fiil
lafı birşeye getirmek Fiil
sohbetin dönüp dolaşıp birşeye gelmesini sağlamak Fiil
konuyu birşeye getirmek Fiil
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun